31 Aralık 2010 Cuma

Bolkıllı Ahkam Paşa: All You Need Is Love

Efendim bilindiği üzere iktidar partisi, son referandumda kıyı kesimlerden neden oy alamadığını anlamak için anket düzenliyormuş... Yazık efendim; hem paraya yazık hem de zamana yazık... Güzel yurdumun bölgelerini türkülerine göre incelersek sonuç kendinden ortaya çıkıyor...

Bakınız bunlar bazı evetçi iller ve bazı türküleri (kaynak: viki) ... Anadolu'nun ortasından ve doğusundan gelmekteler;

Kırşehir: Geleli gülmedim ben bu cihana, Anam ağlar başucumda oturur
Kayseri: Bir of çeksem karşıki dağlar yıkılır, Zalim felek değirmenin döndü mü..?
Konya: Vay bana vaylar bana
Tokat: Asker yolu beklerim
Sivas: Sarardım ben sarardım, Hazan ile geçti ömrüm
Erzincan: Derdim çoktur hangisine yanayım, Bunca kahrı bunca derdi
Bitlis: 'te beş minare
Adıyaman: Ağla gönül bugün yine ağlamanın zamanı geldi
Urfa: Yaram sızlar, ağrır başım
Malatya: Mevlam birçok dert vermiş....

Oooooy oyyyy.... Gelin bir de hayırcı bazı iller ve türkülerine bakalım;

Aydın: Her gün sarhoş, Kızım seni Ali'ye vereyim mi..?
Manisa: Sigaramın incesi, Karanfilim serende
Denizli: Cemilemin gezdiği dağlar, Tellidir yavrum anam tellidir...
Çanakkale: Gökte uçan teyyare
Mersin: Ham çökelek, Silifkenin yoğurdu
Antalya: Cigaramı ince sar
Edirne: Pınar başının gülleri
Tekirdağ: Bahçelerde börülce....

Fark belli değil mi..? Kıyıdaki adamın havadan, kardan kıştan yana derdi yok... Toprağı bereketli, en kötü balık tutar yer... Adamın bütün derdi yese, içse, aşk yapsa....

Yani Beatles'ın zamanında dediği gibi "All you need is love" (dıp dı dırınımmm)


23 Aralık 2010 Perşembe

Gereksiz Stres

Önümüze konmuş kuzu şişin sayılabilir olması lüzumsuz bir stres yaratıyor... Ekmek arası yapsan da tek tek çatalla yesen de farketmez... "6 tane kaldı"... "3 tane kaldı"... böhühühü, şimdi sıra sonuncuda....

Kebapçılara öneri; şiş servislerinizde bir de tabaktaki parça sayısını sürekli aynı gösteren bir hologram falan ayarlayın... Son parçacığı da ağzımıza attığımız anda hepsi birden gitsin...

10 Aralık 2010 Cuma

Taksimli Hasan Kesen: Karıştıramayanlar

Gerek bilgisayarımda olsun gerek dışarıda kullandığım mp3 çalıcıda olsun, sanal zekaların "shuffle" veya "random" denilen şarkıları karışık sırada çalma politikasından feci muzdaribim... İsterseniz 200 şarkılık bir liste hazırlayın farketmiyor; kendisi en fazla 30-40 tane şarkıya takılıp sadece onları karışık bir sırada çalabiliyor... "Acaba çok şarkı olunca mı beceremiyorlar" diye de düşündüm ama 20-30 şarkılık listelerde de durum aynı... Yahu bunu becermek çok mu zor..?!?!?! Karıştırma programının içine minik bir ek yapın; çaldığı şarkıyı bir kenara alsın ve bütün şarkılar birer kere geçene kadar bir daha da çalmasın... Şimdi "aslında sallandıracaksın birkaç Bill Gates'i.." diye girişeceğim, ama ona da yazık yahu.. Bilgisayarla ilgili her sorunda adama saydırıyoruz...

7 Aralık 2010 Salı

Müzisyen Mim7: Dave Brubeck 90 Yaşında


Her ne kadar bu güzel şarkı bizim neslin beyninde zaman zaman Sermet Erkin çağrışımı yapsa da "hayatının geri kalanı için tek bir şarkı seç" deseler, Dave Brubeck Dörtlüsü'nden "Take Five"ı tek geçerim... Rahmetli Paul Desmond'un bestesi, klasik dizilimle D. Brubeck (piyano), Paul Desmond (Alto Saksafon), Joe Morello (davul) ve Eugene Wright (kontrbas) tarafından ölümsüzler arasına gönderilmiştir... ve bu dörtlünün lideri Dave Brubeck dün 90 yaşını doldurdu... Birkaç sene önce İstanbul'a gelmişti ve ben gidememiştim.. Nice yıllara usta ve gene bekleriz...


http://www.youtube.com/watch?v=BwNrmYRiX_o

Bolkıllı Ahkam Paşa: Estağfurullah

Kendimize yönelik iltifatlara cevaben başımızı hafif öne eğerek "Estağfurullah" deriz... Zaman zaman da çoğunlukla karşımızdan birisi, kendi kendisine eleştirel ya da küçültücü bir şey söyleyince bu Arapça kökenli kelimeye başvururuz.... Her iki durumda da anlamını az çok "aman efendim abartmayın" manasında kullanırız... Halbuki bu bileşik kelimenin anlamına derinlemesine giriştiğimiz zaman, karşımızdaki kişiye söylerken daha dikkatli olmak gerektiği ve aslında çoğu zaman söylememek gerektiği ortaya çıkıyor...

TDK'ya bakıldığı zaman "estağfurullah" kelimesi;
İncelik ve alçak gönüllülük göstermek üzere teşekkür edilen veya övülen bir kimsenin söylediği bir söz. olarak karşımıza çıkıyor... Yani kendiniz için rahatça kullanabilirsiniz... Amaaaağğğğ sıra karşıya gelince işler böyle değil... Çünkü estağfurullah'ın bire bir anlamı "(-den dolayı) Allah affetsin" veya "(bu durumu Allah'ın affına bırakıyorum" demektir...

En iyisi bir örnekle anlatalım,

Karşıdaki kişilik: "Bizimkisi de acemilik işte..."
Biz: "Estağfurullah"

şimdi anlamını yerine koyalım...

Karşıdaki kişilik: "Bizimkisi de acemilik işte..."
Biz: "Bundan dolayı Allah affetsin"

E oldu mu şimdi..!?!??! Olmadı...!!!!

5 Aralık 2010 Pazar

Kampanya No:2


Millet olarak çırpındıkça batıyoruz... Koca koca gazeteler, televizyonlar bile hata yapar oldu... TDK artık hiç kasmasın ve "de/da"nın ayrı yazılmasından vazgeçsin.. her türlü birleşik yazılsın, anlayan öyle anlasın...







2 Aralık 2010 Perşembe

Prof. Yamer Aktan: Bak Allahın İşine..!!!

Sen onca yıl alternatif yaşam formları uzayda ara, o gelsin senin burnunun dibinde bulunsun...

http://www.nasa.gov/topics/universe/features/astrobiology_toxic_chemical.html

http://www.hurriyet.com.tr/dunya/16436062.asp?gid=373

Ayrıca:

Drake Denklemi: Astronomi ve Astrofizik Profesörü Frank Drake tarafından 1960 yılında oluşturulmuş bir formül; çeşitli parametrelere göre galaksimizde (samanyolu) iletişime geçebileceğimiz medeniyet sayısını hesaplıyor... doğrudan Wikipedia'dan alıntı yaparsak...

N = R^{\ast} \times f_p \times n_e \times  f_{\ell} \times f_i \times f_c \times L \!
where:
N = the number of civilizations our galaxy with which communication might be possible;
R* = the average rate of star formation per year in our galaxy
fp = the fraction of those stars that have planets
ne = the average number of planets that can potentially support life per star that has planets
f = the fraction of the above that actually go on to develop life at some point
fi = the fraction of the above that actually go on to develop intelligent life
fc = the fraction of civilizations that develop a technology that releases detectable signs of their existence into space
L = the length of time such civilizations release detectable signals into space...
Yani aslında bir uzaylı arkadaşımın dediği gibi: "biz görünmezsek nah bulursunuz... "



Yeni Bir Kebapçı



Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...